Öfke tek adam rejimine

ALPER TAŞ

SOL Parti Merkez Yürütme Kurulu üyesi

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve ana muhalefet partisi CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla yurt çapında başlayan büyük çaplı gösteriler birinci haftasını doldurdu. Muhalefetin en popüler figürlerinden birisi olan Ekrem İmamoğlu’nu hedef alan bir iktidar operasyonunun büyük bir tepkiyle karşılanacağı herkes açısından beklenen bir sonuçtu ama bu denli büyük bir toplumsal kalkışmayı kimsenin beklemediği de çok açıktı.

Ülkemizde yaşanan toplumsal mücadeleler tarihinin bizlere öğrettiği en önemli şeylerden birisi de toplumun tüm kesimlerini seferber ederek sokaklara döken halk hareketlerinin önceden kestirilmesi ve planlanması mümkün olmayan özel tarihsel anlar olmasıdır. Yaşananlar, birçok sosyal, siyasal ve ekonomik gerilimin birikimi sonucu ortaya çıksa da beklenmedik zaman ve biçimlerde meydana gelir. Hareketi tetikleyen olayla, ortaya çıkan sonuç arasında doğrudan bir paralellik yerine kaldıraç ilişkisi olduğu söylenebilir.

Bu açıdan bakıldığında, yaşananları yalnızca Ekrem İmamoğlu’na yönelik haksızlığa bir tepki olarak açıklamak mümkün değildir. İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve gözaltına alınmasıyla tetiklenen olaylar büyük oranda AKP’nin 23 yıllık iktidar dönemi boyunca inşa ettiği tek adam rejimine ve bu rejimin yurttaşlara ve özellikle gençlere reva gördüğü yaşama yönelik öfkeye dayanmaktadır. Olayların ilk saatlerinde üniversitelilerin kitlesellikleri ve cesaretleriyle karşılarına kurulan polis barikatını yıkıp geçmeleri, tüm ülkeye yayılan bir heyecan kasırgası yaratmayı başarmıştır. Uzun yıllardır akıl almaz bir baskı ortamında tutulan, en ufak demokratik hak arayışları bile ölçüsüz biçimde cezalandırılan, kışla düzeniyle idare edilen kampüslere hapsedilen, geleceksizliğe ve güvencesizliğe mahkum edilen üniversite öğrencilerinin bu cüreti, toplumun her kesiminde büyük heyecan ve direnç yaratmıştır.