GILBERT ACHAR
“Gaza, génocide annoncé. Un tournant dans l’histoire mondiale – Gazze, Soykırım Habercisi. Dünya tarihinde bir dönüm noktası” (La Dispute, Paris, 2025) adlı kitabın yazarı. Bu metin söz konusu kitaptan uyarlanmıştır.
ÇEVİRİ: Gül ILBAY
Filistin halkının 7 Ekim 2023’ten bu yana çektiği çilenin en korkunç bülümü yaşanıyor. Durum, 1948’deki Nakba’dan bile daha kötü… “Felaket” anlamına gelen bu Arapça sözcük, “etnik temizlik” olarak adlandırılan olaya gönderme yapar. Mevcut felaket ise diğer unsurlarının yanı sıra soykırım olarak da tanımlanıyor. Filistin’i vuran bu acıyı ifade etmek için daha da güçlü bir Arapça kelimeye ihtiyaç var: Karitha (Yıkım, trajedi). Ancak İsrail, Gazze nüfusunun bir kısmını katlederken Batı Şeria’da olduğu gibi bu bölgede de etnik temizliği sürdürmekten vazgeçmiyor. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in 6 Mayıs’ta Ofra yerleşim biriminde düzenlenen bir konferansta söylediği gibi, “Gazze tamamen yok edildikten sonra, siviller güneye gönderilecek (…) ve oradan toplu halde üçüncü ülkelere gitmeye başlayacaklar.” (1)
Donald Trump için bu tehdit, 2020’de mesafeli durdukları “yüzyılın anlaşmasının” güncellenmiş bir versiyonunu Arap müttefiklerine kabul ettirmek için bir fırsat olabilir. Etnik temizlik olasılığıyla karşılaştırıldığında, “Filistin Devleti” adını taşıyan göstermelik bir devletin kurulmasını öngören bu plan daha az kötü bir seçenek gibi görünebilir. Suudi Arabistan da önce Mısır ile Ürdün’ün, ardından da Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Fas’ın yaptığı gibi İsrail ile ilişkilerini normalleştirebilir. Bütün bunlar, ABD Başkanı Trump ile İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’ya övünebilecekleri bir zafer kazandırabilir ama meselenin özünde hiçbir şeyi çözmez.
Dolayısıyla, uluslararası ilişkilerin genel seyrine paralel olarak Orta Doğu’nun geleceği de karanlık görünüyor.
ABD, İsrail’i yatıştırmak yerine Gazze’de savaşa girişti
Uluslararası ilişkiler, Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşüyle bozulmaya başlamadı. Gazeteci Michelle Goldberg’in New York Times’ta yazdığı gibi; “Trump göreve başlamadan önce bile, ‘kurallara dayalı uluslararası düzen’ büyük ölçüde çökmüştü; bunun en büyük nedeni, Biden’ın Gazze’nin yok edilmesindeki suç ortaklığıydı.” (2) Sosyolog Yagil Levy’nin haklı olarak belirttiği üzere, “Eğer Tel Aviv, daha önce düzenlediği operasyonlarda sivil halka zarar verme konusunda uluslararası meşruiyet kazanmamış olsa, kara harekâtı başlatmaktan kaçınırdı.” (3) Bu elbette, İsrail üzerinde böylesi bir nüfuz sahibi olabilecek ülkeler, dolayısıyla da 1960’ların sonundan beri İsrail’in ana destekçisi olan ABD için geçerli. Ancak Washington, müttefikini yatıştırmaya çalışmak yerine ABD askerlerinin Gazze’nin bombardımanına doğrudan katılmadığı ilk Amerikan – İsrail ortak savaşına girişti; en azından birkaç ay boyunca. (4)
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?