AYKUT KÜÇÜKKAYA
Türkiye’nin aylardır beklediği iddianame geçen ay mahkemeye sunuldu ve kabul edildi. CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’de bir hücreye konulmasının üzerinden tam 237 gün geçtikten sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianame binlerce sayfadan, onlarca ek klasörlerden oluşuyor. 105’i tutuklu toplam 407 şüphelinin yer aldığı iddianamede Ekrem İmamoğlu “suç örgütü lideri” olarak gösteriliyor…
İddianameyi özetleyen bir bölüm kamuoyunda, siyaset ve basın dünyasında tartışma yarattı. İlk önce İddianamedeki o bölümü aynen alıntılayalım: “Şüpheli Ekrem İmamoğlu tarafından kurulan ve yönetilen çıkar amaçlı suç örgütünün temel felsefesi, elde ettiği suç gelirlerini kişisel zenginleşme aracı ve siyasetin finansmanı için kullanmak olup örgütün siyasetin finansmanı ile amaçladığı örgüt lideri Ekrem İmamoğlu‘nu Beylikdüzü Belediye Başkanlığı’ndan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na taşımak, Cumhuriyet Halk Partisi‘ni ele geçirmek, elde ettikleri bu suç gelirleri ve bu suretle ele geçirdikleri siyasi güç ile örgüt lideri Ekrem İmamoğlu‘nu Cumhurbaşkanı adayı yapmak olduğu tespit edilmiştir.” (1)
19 Mart 2025’te gözaltına alınan, 23 Mart 2025’te tutuklanan Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddiasına karşılık cezaevinden kamuoyunu bilgilendirmek için bir mektup kaleme aldı. Mektubun en can alıcı bölümünü de aynen aktarıyorum: “2019 yerel seçimlerinden aylar önce, 2018 yazının ilk aylarından itibaren genel merkezden 3-4 yönetici bana Sn. Kılıçdaroğlu’nun İBB adaylığı için aklında olan isimlerden biri olduğumu iletmişti. Sadece dinlemiştim. 2018 yılının yaz sonunda İstanbul İl Başkanı Sayın Canan Kaftancıoğlu Genel Başkan’ın bir mesajını iletmek istediğini söyledi. Kendisini ziyaret ettim. Sn. Kılıçdaroğlu’nun benim İBB adayı olmamı istediğini, kendilerinin de İstanbul’da nasıl bir aday göstermeliyiz diye anket ve kamuoyu araştırmaları yaptıklarını iletti. Bu çalışmalarda isimlerden ziyade aday karakteri, tipoloji ve bir kısım aranan özellikleri sorguladıklarını ifade etti. Sonuçların beni işaret ettiğini aktardı. Ben de kendisine teşekkür ederek bu adaylığın tarihi öneme sahip olduğunu, bu araştırmaları dinlemek istediğimi ayrıca benim de bir kısım araştırmalar yapacağımı, ondan sonra en doğru ve kazanacak adaya hep birlikte karar vermemizin iyi olacağını belirttim. Elbette soru işaretlerim çoktu.” (2)
İşte tam bu noktada İmamoğlu’nun “elbette soru işaretlerim çoktu” dediği o döneme, o yıllara dair tanıklığımı aktarmak istiyorum. O yıllarda Haber Koordinatörlüğü’nü yaptığım Cumhuriyet Gazetesi’nde Eylül 2018’den itibaren Genel Yayın Yönetmenliği’ni üstlenmiştim. Ankara’dan önemli bir isimden aldığım bir telefon üzerine İmamoğlu’nun Basın Danışmanı Murat Ongun’u aradım ve kahvesini içmek için İmamoğlu’nu ziyaret etmek istediğimi söyledim. Bir iki gün sonra (Eylül ayının son günleriydi) sabah erkenden belediye binasında buluştuk. Makam odasındaki buluşmamıza Cumhuriyet’in belediye muhabiri Hazal Ocak’la birlikte Ongun da eşlik etmişti. Sohbet uzadıkça uzadı; konu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için CHP Genel Merkezi – CHP İstanbul İl Başkanlığı – Beylikdüzü Belediyesi arasındaki “gizli siyasi trafiğe” geldi. Adaylığa ne İmamoğlu ne de danışmanı Ongun sıcak bakıyordu. Öyle ki bir dönem daha Beylikdüzü’nde kalıp sonrasında İstanbul için yarışa girmek isteği daha ağır basıyordu. Laf lafı açtı, İmamoğlu hem Kılıçdaroğlu hem Kaftancıoğlu’ndan aldığı “adaylık mesajı” sonrası anket yaptırdığını söyledi. Ve Hazal’la birlikte hiç unutmadığımız o cümle ağzından çıkıverdi:
“Aykut Bey, anket yaptırdım. Fark büyük… AKP 9 puan önümüzde görünüyor.”
Yedi yıl önce yaptığımız bu görüşme gazetecilik deyimiyle “of the record”du. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesindeki o bölümü okuyunca bu köşeden tarihe not düşmemiz elzem oldu. Savcılığın yazdıklarına karşın o gün benim karşımda İBB adaylığı için zorlanan bir siyasetçinin gerginliği, AKP ile aradaki farkın kısa sürede kapatılamayacağını düşünen ve seçimde yenilmek istemeyen bir ilçe belediye başkanı, ikinci kez Beylikdüzü’nü yönetmek isteyen bir isim vardı!..
Sonrasında Kılıçdaroğlu bizzat İmamoğlu ailesini İstanbul’daki evlerinde ziyaret ederek hem aileyi hem Dilek İmamoğlu’nu ikna etti; Ekrem İmamoğlu adaylaştı.
35 yıldır gazetecilik mesleğini yapan bir yurttaş olarak bu tanıklığım bana savcılığın iddianamesinde yer alan “temel felsefenin”, temelsiz bir iddiaya dayandığını gösteriyor!..
(1) ANKA Haber Ajansı, 11 Kasım 2025.
(2) Karar gazetesi, 16 Kasım 2025.
