AYKUT KÜÇÜKKAYA
“Yaşadığımız bu kötü süreçte sessiz kalmayı tercih eden kardeşlerimizin olmasını üzüntüyle karşıladığımızı belirtmek isterim. Her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey, düşmanlarımızın yüksek ve kötü sözlerinden çok dostlarımızın sessizliği olacak. Bunu da dostlarımıza, o dostlarımıza, dost bildiklerimize bir kez daha ifade etmek isterim.”
CHP lideri Özgür Özel yukarıda alıntıladığım cümleleri mayıs ayının son haftasında İstanbul’da buluşan Sosyalist Enternasyonal’in toplantısında söyledi. Özel’in sitem ettiği salonda 81 ülkeden 89 partinin üyesi hazır bulunuyordu. Bu toplantıdaki sitemin ardından 23 Mart’tan bu yana Silivri’de tutuklu bulunan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu Avrupa’dan önemli bir isim ziyaret ettti. Adalet Bakanlığı’nın izniyle İmamoğlu’yla görüşen isim Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor’du. Amor görüşmenin ardından cezaevi önünde şu açıklamayı yaptı:
“Ekrem her zaman iki kez kazanır. Bu nedenle, Ekrem’in nasıl belediye başkanı olabildiğini hatırlamak ve hatırlatmak için doğru an olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde (AB) bir umudu ve geleceği var. Türkiye’nin AB’deki geleceği Silivri cezaevinde başlıyor. Bizim için bu tamamen uydurma bir davadır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yargının profesyonel tutumuna uygun olmayan her türlü yolu kullanarak Belediye Başkanı İmamoğlu’nu ortadan kaldırmak gibi açık bir siyasi görevi var.”
Amor ayrıca Türk yargısı için ağır eleştiriler içeren bu ifadeleri Avrupalı meslektaşlarıyla paylaşacağını da sözlerine ekledi.
***
Silivri’de bunlar yaşanırken tüm TV’lerde Erdoğan konuşuyor. İnsan O’nu dinleyince ülkeyi 23 yıldır Erdoğan’ın değil de bir başka ismin yönettiğini bile düşünüyor…
Yeni Anayasa’dan ekonomiye; dış politikadan “Terörsüz Türkiye’ye” kadar her türlü söylem var!..
Muhalefetin büyük bölümü 23 yıl ülkeyi yönettikten sonra “Terörsüz Türkiye” söylemiyle birlikte yeniden ısıtılan “yeni Anayasa” açılımının Erdoğan’ın beş yıl daha iktidarda kalabilmesi için yapıldığını düşünüyor.
İç sayfalarımızda okuyacağınız, meslektaşımız Hilal Köse’nin Prof. Ersin Kalaycıoğlu’yla yaptığı çarpıcı röportajından şu bir kaç cümle yaşanan süreci açık bir şekilde analiz ediyor:
“(…) Amaç rejimi kökleştirmek. Her şey bu siyasal rejim için, oradaki kariyerler için yapılıyor. Dolayısıyla bunun temin edilmesi için gereken gündem maddeleri –anayasa, barış- oluşturulmaya çalışıyor. Bu ne derece başarılı olur bilemiyorum. PKK’nın tutumu ve açıklamaları ilginç. PKK çok büyük bir organizasyonun küçük bir parçası, PKK’nın kapatılması o organizasyonun tasfiye edilmesi anlamına gelmiyor. Kuzey Irak’ta Kürt devletçiği kurulmuş durumda, Suriye’de aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar. PKK, ‘Biz kazandık, yendik’ diyor. Lozan’ı beğenmiyor, ‘24 Anayasası gibi olmasın’ diyor. 24 Anayasası da merkeziyetçiydi, bu da son derece merkeziyetçi bir rejim.
(…) Şu ana kadar ki görüntü son derece karmaşık ama rejimi sağlamlaştıracak anayasa yapma azmi Cumhur İttifakı’nda mevcut, o kesin. DEM Parti bunun içine girmek suretiyle ne elde edecek? Söylediklerini elde edemez çünkü demokrasi, özgürlük gibi şeyler yok bu rejimin içinde.”
İnsan, Kalaycıoğlu röportajını okuyunca Amor’un İmamoğlu dosyası için yaptığı benzetmeyi Erdoğan’ın “yeni anayasa” açılımına uyarlamadan yapamıyor:
“Bizim için bu tamamen uydurma bir anayasa yapma girişimidir…”