MAÏLYS KHIDER ve JÉSUS LOPES
11 Temmuz 2021… Latin Amerika’nın tamamında Covid-19 pandemisine (1) karşı sosyal mesafe ve kapanma önlemleri uygulanırken, başta Havana olmak üzere Küba’nın pek çok bölgesinde yoğun kalabalıklar oluşuyordu. “Özgürlük” sloganları atan ve hepsinin çok iyi bildiği “Halk birleşirse asla yenilmez” şarkısını söyleyen çok sayıda Kübalı, ülke ekonomisinin çöküşü karşısında duydukları hayal kırıklığını dile getiriyordu. Aynı gün ve izleyen haftalarda binden fazla kişi gözaltına alındı, yüzlercesi ağır hapis cezalarına çarptırıldı.
Antonio (2) dört yıl sonra dalgın bakışlarla o günleri anımsıyor. Yanında oturan annesi Gabriela, “Oğlum bu yaşta ihtiyar bir adam gibi oldu” diyor üzüntüyle… Altı kişilik aile, başkentin varoşlarındaki bu yoksul mahallenin gürültülü bir sokağına dar bir merdivenle inilen küçücük bir evde yaşıyor. Oturma odası ve mutfak on metrekareyi bile bulmuyor. Akşamüstü ve elektrikler kesik; bu çoğu Kübalı için rutin hale gelen ve yıpratıcı bir durum. Antonio yirmili yaşlarının başında. Temmuz 2021’de, hükümete karşı 1959’dan bu yana düzenlenen en büyük eyleme katıldığı için hapse girdiğinde sadece 17 yaşındaymış. Aslında siyasetle de pek ilgisi olmadığını anlatıyor; “Dışarıda insanlar gördüm. O sırada sevgilim hamileydi. Okuldan sonra ekmek satıyordum. Kazandığım para yetmiyordu. O gün sokakta her yerde şiddet vardı. Gökyüzü kararmıştı. Herkesi bir anda sıkıştırdılar. Ben ne pala, ne silah, ne de sopayla dışarı çıktım. Ama evet, taş attım” diye konuşuyor. Sonra her şey çok hızlı gelişmiş; gözaltına alınan Antonio, ülkedeki vaka sayılarının rekor seviyelere ulaştığı günlerde “kamu düzenini bozmak”, “devlete hakaret” ve “salgın yaymak” iddialarıyla yargılanmış ve on ay hapis yatmış.
‘Paralı asker olsak, odamın tavanı çöker miydi?’
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?