• Abonelik
  • Künye
  • Gizlilik İlkeleri
  • Yayın İlkeleri
  • Kullanım Koşulları
  • Çerez Politikası
  • Reklam
  • İletişim
Salı, Eylül 2, 2025
Le Monde diplomatique Türkçe
Advertisement
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • LMd
  • Yazarlar
  • Konuk Yazarlar
  • Politika
  • Gündem
  • Dünya
  • Finans
  • Kültür-Sanat
  • Anasayfa
  • LMd
  • Yazarlar
  • Konuk Yazarlar
  • Politika
  • Gündem
  • Dünya
  • Finans
  • Kültür-Sanat
No Result
View All Result
Le Monde diplomatique Türkçe
No Result
View All Result
Anasayfa LMd

Endonezya’yı beklerken

Uluslararası basının “uyuyan bir dev” diye nitelediği Endonezya’nın, ekonomik ve diplomatik sahneye çıkışını bekleniyor. Ancak bu büyük uyanış için gerekli şartların sağlanıp sağlanmadığı belirsizliğini koruyor. Çünkü eski dönemin elitleri, demokrasiye geçişin ardından sahnede kalmaya devam etti ve yapılan reformlar değişim getirmek yerine oligarşiyi daha da sağlamlaştırdı.

31 Ağustos 2025
in Finans, LMd
Türkiye’nin Kürt açılımı

VEDI R. HADIZ

Asya çalışmaları profesörü ve Melbourne Üniversitesi emekli öğretim üyesi.

Çeviri: YAREN ŞAHİN

Financial Times, 2023 yılında “Endonezya nihayet ekonomik bir süper güç haline mi geliyor?” diye sormuştu. (1) Bu soruya bir yıl sonra yanıt veren Fransız dergisi Conflits, hiçbir şüphe bırakmıyor ve ülkeyi, “Çin ve Hindistan ile birlikte sessiz ve barışçıl bir şekilde yükselen üçüncü bir bölgesel veya belki de küresel bir dev” diye tanımlıyordu. (2) Dünyanın en büyük 16. ekonomisine sahip olan ülkenin yüzyılın ortasına kadar beşinci sıraya kadar yükselebileceği öngörüsü yatırımcıların umutlarını besliyor. (3)

Ancak Endonezya geçmişte hayal kırıklığı yaratmıştı. (4) 2014 – 2024 yılları arasında büyük ölçüde iç siyasete odaklanan eski Cumhurbaşkanı Joko Widodo’nun yerine, 2024’te dış ilişkilere çok daha fazla önem veren Prabowo Subianto geçti. Ülkenin uzun otoriter döneminde (1966 – 1998) ciddi insan hakları ihlalleriyle suçlanan bu eski general, sağ popülizmin yükseldiği ve “liberal demokrasilerin” insan hakları taahhütlerinden vazgeçmiş göründüğü uluslararası ortamda avantaj sağlayabilir. Yine de tarz değişikliği, Endonezya’nın yükselişini engelleyen yapısal engelleri ortadan kaldırmak için yeterli değil.

Gelecekteki mucizeye dair umutlar, Soğuk Savaş döneminin son kapitalist diktatörlerinden Suharto’nun (1967-1998) düşüşüyle şekillenmeye başladı. 1997-1998 Asya finans krizi, ülkeyi derinden sarstı; onlarca yıllık otoriter yönetimin sona ermesine yol açtı, elitler arasında bölünmeyi tetikledi ve toplumsal öfkeyi körükledi. Endonezya, Dünya Bankası’nın “büyük patlama” olarak nitelendirdiği bir demokratikleşme sürecine girdi. (5) Washington’dan Canberra’ya kadar neredeyse bütün Batılı başkentlerde, küresel ekonomiye katılmaya istekli görünen ve Müslüman çoğunluğa sahip olmasına rağmen Batı’ya düşmanlık göstermeyen ülkeden övgüyle bahsediliyordu.

Ancak neoliberal masal, yerel oligarşinin direncini hafife aldı. Bürokrasi ve özel sektör figürleri arasındaki değişken koalisyonlar etrafında örgütlenen bu yapı, yalnızca zengin ve güçlü bireylerin basit bir birleşiminden ibaret değildi; aksine unsurları değişse bile bütünlüğü zayıflamayan bir iktidar yapısıydı. Suharto rejimi döneminde devlet tarafından beslenen oligarşi, Reformasi (reform) olarak bilinen yeni dönemde siyasal ve ekonomik kurumların kontrolünü ele geçirerek varlığını sürdürmeyi başardı.

Değişim getirmek yerine oligarşiyi güçlendiren reformlar

Uluslararası Para Fonu (IMF), Asya krizinin ardından, 1980’lerde petrol fiyatlarının düşmesiyle zaten başlamış olan ticaret, bankacılık ve finans sektörlerindeki serbestleşmenin hızlandırılmasını talep etti. Seçici bir şekilde uygulanan bu politikalar, oligarşinin dönüşümünü sağladı. Uluslararası kalkınma kuruluşları, yolsuzluk ve bürokrasinin boğduğu ekonomiye çaresi olarak özelleştirmeleri sundu. Gerçekte ise kamu tekellerinin, geçmişte devlet ve orduyla bağlantılı isimlerin yönettiği özel holdinglere devrini sağladılar. Halkın (ve piyasanın) taleplerine duyarlı yerel yönetimlerin ortaya çıkmasını sağlaması beklenen idari yerelleşme, kayırmacılık ağlarının yerel düzeyde genişlemesine katkıda bulundu, yani yolsuzluğu yerelleştirdi. Suharto’nun Yeni Düzen’inin elitleri, eski ve yeni siyasi partiler, bölgesel ve ulusal meclislerin yeniden yapılanması ve çok sayıda sivil toplum örgütü aracılığıyla, kurumların kontrolünü ve kamu kaynaklarına erişimi, özel servet biriktirme amacıyla ellerinde tutmayı sürdürdüler. Reformcu olarak sahneye çıkan yeni aktörler de kısa süre içinde geniş kayırmacılık ağının çarklarına kapıldı ve aktif birer üyesine dönüştü.

Reform sürecinde sivil toplumun öncü bir rol oynayacağını umanlar kısa sürede hayal kırıklığı yaşadı. İlerici hareketler muhafazakârlar tarafından bastırılırken, gözler dini ılımlılığın kaleleri olarak görülen iki büyük örgüte, Nahdlatul Ulama ve Muhammediye’ye çevrildi. Batı basınında “Endonezya, Müslüman dünyasına çoğulculuk modeli sunabilir mi” sorusu dillendirilse de bu örgütlerin azınlık hakları ve bireysel özgürlükler konusundaki muhafazakâr tutumları ve mevcut elitlerle ittifaklara yönelmeleri beklentileri boşa çıkardı. (6) Reformasi döneminde yapılan düzenlemer, İslami örgütlere ülke ekonomisi için kritik olan maden sektöründe şirket yönetme hakkı tanıdı. “Fırsat eşitliği” adına sunulan bu adım, gerçekte dini ve geleneksel elitlerin bütünleşmesini sağladı. Sonuçta, reformlar beklenen değişimi getirmek yerine oligarşiyi daha da sağlamlaştırdı.

Çin ile ekonomik, Batı ile güvenlik eksenli dış politika

1998’den itibaren Endonezya’nın dış politika çizgisi de oligarşinin çıkarlarına göre şekillendi. Rant kaynakları büyük ölçüde ulusal ekonomiye dayanan oligarşinin zenginliği ve gücü, sanayinin rekabetçiliğinden çok devlete ayrıcalıklı erişimden ve iç piyasayı yabancı rekabete karşı koruyan düzenlemelerden geliyordu. Kamu ihaleleri ve özelleştirmeler sayesinde kâr eden oligarşi, işleyen tekel düzenini kayırmacılık sayesinde sağlamlaştırdı. Oligarşinin uluslararası vizyonu ise ülke içindeki hâkimiyetini pekiştiren ortaklıklarla sınırlıydı ve küresel ölçekte herhangi bir iddiası bulunmuyordu.

Prabowo’nun 15 Ağustos’ta yaptığı ilk ulusa sesleniş konuşmasında verdiği, “ülkenin zenginliğini korumak ve bunu devlet ile halkın refahı için kullanmak” ve “zenginliğin başka ülkelere kaçmasını durdurmak” gibi sözler aslında seçmeni etkilemeye yönelik. (7) Aslında, izlediği çizgi selefi Widodo’dan çok farklı değil: Batı’yla ve Çin’le dengeli ilişkileri sürdürmek. Nitekim bir yandan Avustralya ile savunma işbirliği anlaşması imzalarken, diğer yandan Pekin’le Güney Çin Denizi’nde ortak projelere adım atıyor. Ancak bu yaklaşımın, Sukarno döneminden beri övünülen “bağımsız ve aktif dış politikanın” ruhunu yansıttığını söylemek zor.

Endonezya’nın dış politika öncelikleri ticaret ve güvenlik ekseninde şekilleniyor: Çin ile ilişkiler ekonomik açıdan, Batı’yla ilişkiler ise güvenlik açısından öncelikli. Prabowo, ülkenin askeri kapasitesini artırmayı hedefliyor; bu durum, sivil ve ekonomik alanlarda sorumluluk pozisyonlarına geri dönebilen subayları memnun ediyor. Öte yandan, ABD ve müttefiklerinden yapılan silah alımları, Endonezyalı aracılar için ek bir kazanç kapısı oluşturuyor.

BRICS hamlesinin altında yatan gerçek niyet

Endonezya’nın 1 Ocak 2025’te BRICS+’a katılması basında büyük yankı uyandırdı. Aynı dönemde, uzun süredir etkin bir rol oynadığı Güneydoğu Asya Uluslar Birliği’nden (ASEAN) uzaklaşması dikkat çekti. Bu çift yönlü hamle, görünüşte uluslararası ortaklıkları çeşitlendirme isteği gibi yorumlansa da gerçekte daha somut çıkarlarla bağlantılı. Söz konusu adımlar, BRICS’in en büyük ekonomisi olan Pekin’i memnun etmeyi hedefliyor. Çin’in yatırımları, oligarşi için kritik öneme sahip çok sayıda “ulusal stratejik projeyi” finanse ediyor: Altyapı geliştirme, en az gelişmiş adalarda (Sulawesi ve Maluku) sanayi bölgeleri kurma ve madencilik sektöründe sanayileşmeyi destekleme gibi… Bu son hedef, nikel gibi hammaddelerin yerinde işlenmesini ve böylece Endonezya’nın küresel değer zincirinde yukarılara tırmanmasını öngörüyor. Ancak ülkenin sınırlı mali kaynakları ve teknolojik bilgi birikimi göz önüne alındığında, Cakarta’nın yabancı sermaye çekmeye, ileri teknolojileri ithal etmeye ve üretimini satmak için dış pazarlara erişim sağlamaya ihtiyacı var. Bunu da Çin dışında pek az ülke sunabiliyor.

Ancak Endonezya’nın sanayileşme tarihi, çevresel ve insani yıkımların neredeyse kesin olduğunu, katma değer artışı ve teknoloji transferlerinin ise hiç de garanti edilmediğini gösteriyor. Ulusal kalkınma hayallerinin arkasında, Pekin ile yapılan anlaşmaların esas faydası, Çinli yatırımcıları doğrudan Cumhurbaşkanlığı’nın kontrolüne geçen devlet şirketleri ve iktidara yakın patronlarla yakınlaştırmak. Bu durum, Endonezya’nın uluslararası ortaklıklarının aslında elitin maddi çıkarlarına hizmet ettiğini, her zaman ekonomiyi geliştirme amacı taşımadığını gösteriyor. Yapılan faaliyetlerden elde edilen kârın ekonominin üst segmentlerine yatırım olarak dönmesi olası değil; büyük ihtimalle mevcut elitin cebine gidecek. Bu daha çok çıkarcı ve stratejik olmayan mantık, dünyanın en büyük Müslüman nüfusuna sahip ülke olan Endonezya’nın, Gazze’deki İsrail barbarlığına karşı uluslararası tepkiye öncülük etmemesini de açıklıyor: Ülkedeki oligarşinin bundan ne çıkarı var? Bununla birlikte, Gazze’nin kuzeyindeki Endonezya Hastanesi kısmen de olsa faaliyet göstermeye devam ediyor.

Öte yandan, Endonezya elitleri ASEAN’ı bir çıkmaz olarak görüyor. Bölgesel blok, önceliği piyasaların serbestleştirilmesine ve düzenleyici çerçevelerin uyumlaştırılmasına veriyor. Üyelerin ekonomik gelişmişlik düzeylerindeki büyük farklılıklar göz önüne alındığında, bu hedeflerin gerçekleşmesi zor olsa da hükümeti asıl rahatsız eden, bu tür bir pazarda “hileli olmayan” bir rekabete girmek zorunda kalma ihtimali.

Endonezya’daki güç yapısının sağlamlığının bir nedeni, elitlerin uyum sağlama kapasitesi. Prabowo, elit içerisindeki bir dizi entrikanın ardından, selefi ve rakibi Widodo’nun desteğiyle seçildi ve karşılığında eski başkanın oğlu Gibran Rakabuming Raka’yı başkan yardımcısı adayı yaptı; Raka bugün başkan yardımcısı olarak görev yapıyor.

Kısacası, demokratikleşme yeni bir oligarşi yaratmadı; modern Endonezya, eski rejim elitlerinin ayrıcalıklarını koruma stratejisiyle şekillendi. Bu koşullar altında, ülkenin diplomatik ve ekonomik anlamda ani bir “uyanış” göstermesi pek olası görünmüyor.

(1) Alec Russell ve Mercedes Ruehl, “Is Indonesia finally set to become an economic superpower”, Financial Times, Londra, 15 Kasım 2023.
(2) Alex Wang, “Indonésie : un pays à suivre de plus près”, Conflits, Paris, 7 Mart 2024.
(3) Andy Dwibaskoro, “World’s largest economies 2050 : Indonesia projected Top 5”, 7 Ocak 2025, investindonesia.co.id
(4) Bkz. Richard Robison ve Vedi R. Hadiz, “Indonesia : A tale of misplaced expectations”, Pacific Review, Oxford, cilt: 30, sayı: 6, 2017.
(5) Dünya Bankası, “Indonesia’s decentralization after crisis”, PREM notes, sayı: 43, Washington, Eylül 2000.
(6) Bkz. Marie Beyer ve Martine Bulard, “Menaces sur l’islam à l’indonésienne”, Le Monde diplomatique, Ağustos 2017.
(7) Radhiyya Indra ve Maretha Uli, “Prabowo vows to protect national wealth in first state address”, The Jakarta Post, 16 Ağustos 2025.

Tags: ASEANBRICSEKONOMİEndonezyaLe Monde diplomatique Türkçe Eylül 2025
Anka Haber Ajansı Anka Haber Ajansı Anka Haber Ajansı

Hakkında

Le Monde diplomatique Türkçe

Aylık olarak yayınlanır.

Kategoriler

  • LMd
  • Yazarlar
  • Konuk Yazarlar
  • Politika
  • Gündem
  • Dünya
  • Finans
  • Kültür-Sanat

Bağlantılar

  • LMd Dijital Abonelik
  • LMd Abonelik
  • Reklam
  • Arşiv
  • Dünyada LMd
  • Abonelik
  • Künye
  • Gizlilik İlkeleri
  • Yayın İlkeleri
  • Kullanım Koşulları
  • Çerez Politikası
  • Reklam
  • İletişim

© 2023 Le Monde Diplomatique Türkçe - Tüm hakları saklıdır.

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • LMd
  • Yazarlar
  • Konuk Yazarlar
  • Politika
  • Gündem
  • Dünya
  • Finans
  • Kültür-Sanat
  • ————
  • Abonelik
  • Künye
  • Gizlilik İlkeleri
  • Yayın İlkeleri
  • Kullanım Koşulları
  • Çerez Politikası
  • Reklam
  • İletişim

© 2023 Le Monde Diplomatique Türkçe - Tüm hakları saklıdır.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Bu internet sitesi çerezleri kullanır. Bu internet sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz. Çerez Politikası sayfamızı görüntüleyin.
Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?