HAZAL OCAK
Akdeniz coğrafyasında binlerce yıldır yetişen, kutsal sayılan zeytin ağaçlarının taşınmasını öngören yasa Muğla’daki Yeniköy – Kemerköy Termik Santrali ile Yatağan Termik Santrali için çıkmış. Yasanın mürekkebi kurumadan 151 zeytin ağacı yerinden edildi, sırada 48 bin zeytin ağacı daha var.
Madenler için zeytinliklerin taşınmasını öngören yasa, Resmi Gazete’de 24 Temmuz’da yayımlandı ama tartışmalar hâlâ sürüyor. Pek çok uzman, zeytin ağaçlarını söküp taşımanın mümkün olmadığını ısrarla anlatmaya devam ediyor. Yasada belirtilen bazı koordinatların Muğla’daki Yeniköy – Kemerköy Termik Santrali ile Yatağan Termik Santrali’nin çevresindeki noktalar olduğunu geçen ağustos ayında gündeme getirmiştik. Geçen günlerde onlarca zeytin ağacı yerinden söküldü. Haftalardır yasaya karşı direnen köylüler sökülmeye karşı çıktığı için gözaltına alındı.
Yaşananların ardından gözaltına alınanlar arasında olan İkizköy muhtarı Nejla Işık’la konuştum. Alana girdikten sonra gözaltına alındıklarını anlatan Işık, şu bilgileri verdi: “İlk bir gün söküm yaptılar. 151 ağaç taşıdık dediler ama kaç tane taşındı bilmiyoruz. Kepçeler, makineler çalışıyor orada. Hafriyata başladılar. Toprağı kazıyıp götürüyorlar. Akbelen içinde ve çevresinde sökmeyi planladıkları daha yüzlerce, binlerce ağaç var.” Zeytin hasadına daha bir buçuk ay olduğunu söyleyen Işık, “Ne şirket ne de bir devlet yetkilisi, bu ağaçların nereye taşındığı konusunda bilgi verdi bize. Taşındığı yerde köylüler hasat yapamayacak. Şirket santral içine kendi arazisine götürdü ağaçları. Köylünün artık zeytini yok…”
‘Dört yılda 48 bin ağaç daha taşınacak’
Bölgeye ilişkin ayrıntılı bilgileri açık kaynaklardan bulamadım. Bunun üzerine bölgede madencilik faaliyetlerini yürüten YK Enerji şirketi yetkilerine sorularımı yolladım. Öncelikle şirketten 151 adet zeytin ağacının taşınmasına ilişkin hazırladıkları raporu istedim ancak şu anda paylaşamayacaklarını belirttiler. 151 ağacın santral sınırları içerisine taşıdığını ifade eden şirket yetkilileri, “Her bir ağaç için yaklaşık 1.5 metre derinliğinde ve 2 metre çapında çukurlar açıldı; bu çukurlar ahır gübresi ile zenginleştirilmiş özel toprak harcıyla dolduruldu. Ağaçlar, “doğal saksı” yöntemi denilen bu çukurlara yerleştirildi ve can suyu verilerek dikim tamamlandı. Bilim heyeti başkanı Prof. Dr. Mücahit Taha Özkaya’nın öngörüsüne göre taşınan ağaçların bir iki yıl içinde yeniden sürgün vererek meyveye yatması bekleniyor. İlk yıllardaki verim sınırlı olabilir; düzenli bakım ve sulama ile verimliliğin hızla toparlanması bekleniyor.”
Alanda ne kadar daha ağacın taşınacağına ve kesileceğine ilişkin sorularıma ayrıntılı yanıt alamayınca şirket yetkililerine tekrar soru yolladım. Bu kez, dört yılda taşınacak toplam ağaç sayısının yaklaşık 48 bin olduğu yanıtı geldi ve şu bilgiler verildi: “Taşıma işlemi kademeli yapılacak. Bu sayı bölgedeki bin ağaçtan birine tekabül ediyor. Ağaçların kesilmesi kesinlikle söz konusu değil. Taşımaya uygun olmayan ağaçlar için ise iki katı kadar dikim uygulaması yapılacak.”
Peki bu fidelerden kaç yıl sonra ve ne kadar zeytin ve zeytinyağı elde edilecek? Zeytincilikle uğraşan ve gelir kaybı yaşayacak bölge sakinleri için bu süreçte istihdam yaratılacak mı? Bu sorulara verilen yanıt şöyle: “Taşınan olgun ağaçların bir iki yıl içinde yeniden ürün vermeye başlamasını öngörüyoruz. Taşınan ağaçların kullanımı yine köylüye ait olacak. Bölge halkının süreçten ekonomik fayda sağlaması için Tarımsal Kalkınma Kooperatifi kurmayı planlıyoruz. Ayrıca saha bakımı, izleme ve fidan dikiminde yerel istihdam sağlanıyor.”
Toplam ağaç sayısı ve söz konusu alanla ilgili daha ayrıntılı sorular sorunca şöyle çarpıcı bir yanıt aldım: “Bu yasadaki değişiklik sadece yasanın ekinde bulunan koordinatlar için geçerli. Dolayısıyla bu değişiklik başka bölgelerdeki zeytinlik alanları tehdit etmediği gibi, başka illerdekileri de tehdit etmiyor. Yani sadece Yeniköy-Kemerköy ve Yatağan termik santrallerinin maden rezerv alanında bulunan sınırlı sayıda zeytinliğin relokasyonunu kapsıyor. Bu alan geniş bir alan olduğu için maalesef böyle bir görsel bulunmuyor. Yasanın ekinde yer alan koordinatlar sadece bu bölgeyi kapsıyor.”
‘Hüsamlar’ın kamulaştırmadan önce zeytin açısından zengin bir köydü’
Şirket yetkileri tarafından “Cumhuriyet tarihinin en büyük rehabilitasyon projesi” diye nitelenen Hüsamlar köyü de madencilik faaliyetlerinden dolayı çok sayıda zeytinliğini kaybetti. Şirket yetkilileri, madencilik sonrası sahaların planlı biçimde doğaya kazandırılması için kapsamlı bir rehabilitasyon çalışması diye tanımladıkları “Hüsamlar Yeniden” projesi kapsamında bugüne kadar 576 hektarlık alanda yaklaşık 250 bin fidan ve bitkinin toprakla buluşturulduğunu belirtiyor.
Hüsamlar köyündeki durumu bir de burada doğup büyüyen 53 yaşındaki Erol Özdemir’e sordum: “Köyümüz kamulaşmadan önce zeytin yönünden zengin bir köydü. Madene binlerce zeytin ağacı verdik. Bazı zeytin ağaçları çok yaşlıydı. İmkanı olan köylüler çevre köylere veya Milas merkeze gitmek zorunda kaldı. Hâlâ zeytin ağacı olan köylünün bir kısmı halen zeytin zamanında köyüne gelir ve geride kalan zeytinleri toplar. Köyümüz kamulaştığında 100 hane civarıydı. Hüsamlar köyü gerek zeytin yönünden gerek tarım yönünden verimli bereketli toprağı olan bir köydü. Hüsamlar köyünden olan kime sorarsan sor, hepsi çok pişmandır köyünü terk ettiğine.”
Bölgenin en önemli geçim kaynağı zeytincilik. Sökülen ağaçların yeniden tutması ve zeytin vermesi aylar, bazen yıllar alıyor. Bu ağaçlar belki de bir daha hiç zeytin vermeyecek. Yitip giden yaşlı zeytin ağaçları yerine dikilen fidanların ağaç ve orman olması da yıllar alacak. Ne için neden vazgeçiyoruz, belki de düşünmemiz gereken en önemli soru bu.