JEAN – ARNAULT DÉRENS
Gazeteci. “Géopolitique de l’orthodoxie. Des Balkans à la guerre en Ukraine” (Tallandier, Paris, 2025) adlı kitabın yazarı.
Çeviri: AHMET ÖYLEK
Müzakereler ve pazarlıklar her zaman savaş sanatının parçası olmuştur, ancak tüm çatışmalar barış antlaşmalarıyla sona ermez. (1) Makedonya’daki Kumanovo kışlasında müzakere edilen, 9 Haziran 1999’da Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) adına İngiliz General Michael Jackson, Federal Yugoslavya Cumhuriyeti adına ise generaller Svetozar Marjanovic ve Obrad Stevanovic tarafından imzalanan, Kosova Savaşı ve NATO’nun hava bombardımanlarını sona erdiren belge, “teknik bir ateşkes anlaşmasıydı”.
Anlaşma, düşmanlıkların durdurulmasını, Kosova için NATO Gücü’nün (KFOR) konuşlandırılmasını, Yugoslavya güçlerinin geri çekilmesini, eyaletin kara sınırları boyunca beş kilometrelik bir güvenlik bölgesi ve bir hava güvenlik bölgesi oluşturulmasını, Birleşmiş Milletler’in (BM) sivil görevlileri ile güvenlik güçlerinin bölgeye konuşlandırılmasını öngörüyor, ancak bölgenin statüsü hakkında herhangi bir hüküm içermiyordu. Ertesi gün kabul edilen BM Güvenlik Konseyi’nin 1244 sayılı kararı, bu ateşkesi onaylarken Yugoslavya’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği ilkesi yeniden teyit edildi ve BM Geçici Yönetim Misyonu’nun konuşlandırılmasına da izin verildi.
Kumanovo Ateşkes Anlaşması bir uzlaşmaydı: Kosova’yı Yugoslavya’nın yönetiminden çıkarmakla birlikte, Yugoslavya’nın bu bölge üzerindeki egemenliğini garanti altına alıyordu. Bu çelişki, 2008 yılında bağımsızlığını ilan eden küçük ülkenin geleceğini gölgelemeye devam ediyor. Belgrad, BM Güvenlik Konseyi’nin başka bir kararıyla yürürlükten kaldırılmadığı sürece geçerli olan 1244 sayılı kararı gerekçe göstererek Kosova’nın bağımsızlığı tanımayı reddediyor. Anlaşma, Belgrad için de bazı avantajlar içeriyordu. NATO, Yugoslavya’nın savunma kapasitesini önemli ölçüde etkilemeyen 78 günlük bombardımanın ardından çözümü kabul etti. İttifak, insan kaybının yüksek olacağı bir kara harekâtına girişmek istemiyordu.
Kosovalı Sırp ve Arnavut delegeler, NATO’nun hava bombardımanları başlamadan önce, Şubat 1999’da Rambouillet Şatosu’na adeta kapatılmıştı. Ancak ortada gerçek bir müzakere yoktu. Her iki taraf da Batılılar tarafından hazırlanan bir çözüm çerçevesini kabul etmek zorundaydı. Sırbistan bunu reddetti; bu da bombardımanlar için bir gerekçe sağladı. Güçlüler, en karmaşık anlaşmazlıkları çözmek için kalabalığın dedikodularından, medyanın gözünden ve seçilmiş temsilcilerin denetiminden uzak, kendi aralarında anlaşma yapmalarının yeterli olacağı yanılgısına hep kapılırlar. Bir şatonun veya av köşkünün lüksünde, şömine başında, ellerde yıllanmış birer içkiyle yapılan tartışmalar: Dünya meselelerini çözmek için ideal ortam budur.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?
 
			 
                                
