ÖZGEN KILIÇARSLAN DANYAL
Aylık kultür ve sanat ajandası Le Pano’da bu ay İrlandalı şarkıcı ve söz yazarı Glen Hansard’ın ilk Türkiye konseri, Institut Français Türkiye, The Pill iş birliğiyle düzenlenen Fransız – Danimarkalı sanatçı Eva Nielsen’in kişisel sergisi “Insula”, Özcan Alper’in altıncı uzun metraj filmi “Erken Kış”, Goethe’nin başyapıtı Faust’un tiyatro yorumu ve Gültekin Emre’nin kitabı “Bende Kalanlar, Bana” Kalanlar var.

MÜZİK / KONSER: Glen Hansard
İrlandalı şarkıcı ve söz yazarı Glen Hansard, solo performansı ve unutulmaz sahne deneyimi ile ilk defa Türkiye’ye geliyor. Kariyerine 1980’lerin başında Dublin sokaklarında başlayan Hansard, 1990’da kurduğu The Frames ile kısa sürede İrlanda müzik sahnesinin en önemli isimlerinden biri haline geldi. 2006 yılında Once filmi ile uluslararası üne kavuşan Glen Hansard, filmin Oscar ödüllü şarkısı “Falling Slowly” ile müzik dünyasında bir dönüm noktası yarattı. Ardından gelen Broadway uyarlaması Once The Musical, 8 Tony Ödülü kazanarak başarısını perçinledi. Solo kariyerinde de büyük başarılara imza atan Hansard, Rhythm and Repose, Grammy adaylığı alan Didn’t He Ramble ve son albümü This Wild Willing ile dünya çapında turnelere çıktı. Carnegie Hall ve Sydney Opera House gibi prestijli sahnelerde performans sergileyen sanatçı, Newport Folk, Montreux Jazz ve Lollapalooza gibi festivallerde izleyicileri büyüledi. Yer: Zorlu PSM. Tarih: 11 Kasım.

SERGİ: Eva Nielsen 
Institut Français Türkiye, The Pill iş birliğiyle Fransız – Danimarkalı sanatçı Eva Nielsen’in kişisel sergisi “Insula”ya ev sahipliği yapıyor. 2025 Marcel Duchamp Ödülü’ne aday gösterilen Nielsen, resim, fotoğraf ve enstalasyonun kesişiminde ürettiği eserlerle Avrupa çağdaş sanat sahnesinin dikkat çeken isimlerinden biri. Paris Güzel Sanatlar Okulu mezunu olan sanatçı, son 15 yılda geliştirdiği melez üretim diliyle sınırları zorlayan bir görsel anlatı kuruyor. “Insula”, Nielsen’in farklı teknikleri bir araya getirdiği katmanlı yüzeyleriyle, bellek, mekân ve algı arasındaki ilişkileri keşfetmeye davet ediyor. Tarih: 16 Eylül 2025 – 8 Kasım 2026

SİNEMA: Erken Kış 
Erken Kış sinemamızın author yönetmenlerinden Özcan Alper’in altıncı uzun metraj filmi. Filmin senaryo koltuğunda Özcan Alper ile birlikte Uğur Aydedim otururken başrollerde Timuçin Esen, Leyla Tanlar, Nastya Bogdanova, İdil Yener ve Murat Kılıç yer alıyor. Filmin konusu: İstanbul’da bir fabrika müdürü olan Ferhat ve bir banka müdürü olan Handan, Gürcü ve Ukrayna kökenli genç bir sanatçı olan Lia ile taşıyıcı annelik yoluyla çocuk sahibi olmaya karar verirler. Kızları Ada doğduktan kısa bir süre sonra, Rusya ile Ukrayna arasında savaş patlak verir. Bu nedenle Lia, Ferhat ve Handan ile İstanbul’da bir süre daha kalmak zorunda kalır. Taşıyıcı anneliğin kendisini Avrupa’ya götürecek formül olduğuna inanan Lia, Ada’dan ayrılmak istememektedir. Tarih: 28 Kasım 2025

TİYATRO: Faust
Johann Wolfgang von Goethe’nin başyapıtı Faust, Alman edebiyatının doruk noktası kabul edilir. Eserin çıkış noktası, ilk defa Christopher Marlowe’un kaleme aldığı, ruhunu şeytana satan Dr. Faustus’dur. Goethe’nin yorumu, engin kültürel birikimi ve insan çözümlemelerindeki ustalığıyla bu klasiğe çağları aşan bir karakter kazandırır. Yönetmen Ayşe Emel Mesci, 28. İstanbul Tiyatro Festivali’nde büyük beğeni toplayan Medea Material’in ardından bu kez, bütüncül sanat anlayışıyla sahneye koyduğu Faust ile, Devlet Tiyatroları’nın 75. yılında seyirci karşısında. Yer: Mecidiyeköy Büyük Sahne. Tarih: 18 Kasım.

KİTAP: Bende Kalanlar, Bana Kalanlar
Gültekin Emre edebiyatımızın hem üretken hem de birçok türde eserler kazandıran isimlerinden olması dışında tutkun olduğum şairlerden. Şair uzun süredir yurt dışında yaşasa da kalbi hep burada. Eserlerini okuma imkânı bulanlar buna şahit olacaktır. Şair hem halkını hem de dünyayı anbean yakından gözlemlekten hiçbir zaman geri durmuyor. Bu da onu üretken kılıyor. Fakat şimdiki kitabı onun kaleminden değil, ona ulaşan, ona dokunan, onunla tanışan kalemlerin toplamı. Edebiyatımızda birçok nitelikli tartışmanın kapısını açmış, çok iyi eserler kazandırmış mektup türünde, bir derlemeyle bizimle buluşuyor. Bu durumu da kitabın tanıtım bülteninde samimi bir şekilde bize aktarıyor.
“İşte, o gün geldi ve mektupları bir bir önüme serdim. Bende Kalanları, Bana Kalanlar’ı şaşarak, heyecanlanarak, yeniden okuyarak dosyaladım. Uzun bir tarih sürecinde edebiyat tarihinin kalbine yerleşen mektuplar, anılar ve onca dinmez acı! Yaşayan pek çok arkadaşımdan gelen mektuplar -bende kalanlar, bana kalanlar- da günışığına çıkmak için sabırsızlanıyorlar.” Bende Kalanlar, Bana Kalanlar hemen hepimizin beklediği mektupları getiriyor.
 
			 
                                
