İBRAHİM VARLI (*)
(*) BirGün Yayın Koordinatörü.
Orta Doğu büyük bir alt üst oluş içinde. Savaşlar, çatışmalar, krizler iç içe. Filistin, Lübnan, Suriye, Irak, İran, Yemen’de yaşanan birbirinden bağımsız olmayan bu gelişmeleri anlamak için fotoğrafın bütününe bakmalı.
Ne oluyor?
Orta Doğu’da yeni bir emperyalist dizayn süreci yaşanıyor. Büyük Orta Doğu Projesi’nin (BOP) bu yeni evresinde bölgenin ABD – İsrail çıkarları öncelenerek dönüştürülmesi amaçlanıyor. Gazze’den Lübnan’a, Suriye’den İran’a gerçekleşen saldırı, müdahale ve savaşlar bu kanlı dönüşüm projesinin eserleri.
Neden oluyor?
Birincisi Filistin devletinin varlığını yok sayan, işgal politikalarını günden güne büyüten İsrail’in güvenliğini sağlamak. İkincisi İsrail ve ABD ile uyumlu siyasal İslamcı rejimler inşa etmek. Üçüncüsü Tel Aviv ile Washington’ın “hasımları” İran – Rusya gibi aktörlerin nüfuz alanını sınırlandırmak. Dördüncüsü bölgeyi neoliberal kapitalist sisteme istenilen hızda entegre etmek. Bölge ülkelerinin birçoğunda kapitalizmin güncel ihtiyaçları kapsamında “liberalleşme” süreci istenilen hızda ilerlemiyor.
Bir kırılma noktası; 7 Ekim 2023
7 Ekim 2023’teki Hamas saldırılarıyla yeni bir aşamaya geçilse de bölgenin bir bütün olarak dönüştürülmesinin hikâyesi eskilere dayanır. 2010’ların başından itibaren devreye sokulan BOP, ABD’nin 11 Eylül 2001 sonrasında ortaya attığı, bölgenin Amerikan çıkarları doğrultusunda restore edilmesini içeren bir projeydi. Daha sonra Kuzey Afrika’yı da içerecek şekilde genişletilen “Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Girişimi” (Broader Middle East and North Africa Initiative) aşama aşama uygulamaya sokuldu.
Birinci aşama – Arap Baharı: 2010’ların sonunda patlak veren 2011 kış – bahar aylarında bölgesel bir öfke seline dönüşen Arap Baharı, Orta Doğu’yu siyasal İslamcılar üzerinden dönüştürmek için fırsata çevrildi. Yoksul Arap sokaklarındaki öfke çalındı, emperyal planlara entegre edilmeye çalışıldı. İç dinamikler üzerinden bölgenin dizaynında başarısız olunca da Libya, Yemen, Suriye yüzbinlerin öldüğü kanlı bir iç savaşa sürüklendi.
İkinci aşama – Abraham anlaşmaları: Emperyalist menşeli “siyasal İslamcı liderler kuşağı” yaratma projesi çökünce ABD stratejisinde değişikliğe gitmek zorunda kaldı. Trump Doktrini kapsamında Abraham Anlaşmaları devreye sokuldu. Filistin’in varlığını yok sayan, Araplar ile İsrail’i “barıştırma”yı amaçlayan bu “normalleşme” planı kapsamında Fas’tan Sudan’a, BAE’den Katar ve Bahreyn’e kadar Arap – Müslüman ülkeler İsrail ile anlaştı. Bu anlaşma Filistin’in ölüm fermanıydı.
Üçüncü aşama-7 Ekim: 7 Ekim 2023 itibariyle Orta Doğu’da büyük bir kırılma yaşandı. Gazze Şeridi’ni kontrol eden Hamas’ın İsrail’e yönelik “Aksa Tufanı” operasyonunu fırsata çeviren Tel Aviv, önce Gazze ardından da Lübnan’a savaş açtı. “Savaştayız” diyen İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Orta Doğu’da inşa etmek istediği “yeni düzen” için düğmeye bastı. BOP’un üçüncü ve en kanlı aşaması Suriye’de cihatçıların işbaşına getirilmesi, İran’a yönelik 12 Günlük Savaş’la bir başka boyut kazandı.
İsrail’in kışkırttığı altı savaştan biri
Gazze Şeridi’nde Filistinlilere yönelik saldırılarını sürdüren Tel Aviv yönetimi, insanlık tarihinin en büyük etnik temizliğinden birine imza atarken Suriye ve Yemen’e yönelik bombardımana da devam ediyor.
Netanyahu tüm bu “yeni düzen” saldırılarını ABD’nin desteğiyle gerçekleştiriyor. Hızını alamayan ABD Başkanı Donald Trump, Gazze Şeridi’nin mülkiyetini almaları gerektiğini dahi söyledi. Netanyahu ile Beyaz Saray’da kameraların karşısına çıkan Trump, bölgeyi “Orta Doğu Rivierası” olarak yeniden geliştireceğini, Gazzelilerin de “başka bir yere gitmesi gerektiğini” söyledi.
İsrail saldırganlığının yerle bir ettiği Orta Doğu’da 7 Ekim saldırısının neden olduğu kırılmaların en büyüklerinden birisi de Suriye’de yaşandı. Arap Baharı sonrasında iç savaşa sürüklenen Suriye’yi düzenli olarak bombalayan İsrail ve ABD’nin desteğiyle 8 Aralık 2024 tarihinde Şam’a giren cihatçılar, ülkenin kontrolünü ele geçirdi.
Suriye’de nelerin, neden yaşandığını HTŞ’nin ülkeyi ele geçirmesinden dört ay sonra Antalya Diplomasi Forumu’nda konuşan BM Genel Sekreteri’nin danışmanı Prof. Jeffrey Sachs şöyle açıklayacaktı: “Suriye’de savaş Esad diktatörlüğü yüzünden çıkmadı. Obama 2011’de Esad’ı devirme kararı aldı. Aslında bu karar İsrail’den çıktı. Bu İsrail hükümetinin, 25 yılı aşkın süredir taşıdığı bir arzuydu. Netanyahu’nun fikri, Orta Doğu’yu İsrail’in isteğine göre şekillendirmekti. Netanyahu ve ABD, birlikte Orta Doğu’yu İsrail’in isteğine göre şekillendirmeye soyundular. Bu programın bir adı da vardı: Operation Timber Sycamore. Bunun için bölge ülkelerinin desteği ile cihatçıları eğittiler. Suriye savaşı, İsrail’in kışkırttığı 6 savaştan biri; Lübnan, Irak, Libya, Somali, Sudan. Bir de Yemen var. General Wesley Clark 2011’de Pentagon’a 5 yılda çıkarılacak 7 savaşın listesini verdi. Bunlardan sadece biri, İsrail’in şiddetle istediği İran – ABD savaşı henüz çıkarılamadı. (Bu sözlerden kısa bir süre sonra savaş çıktı) Bu savaşların hiçbiri kaçınılmaz değildi, tercih edildi. Bu savaş Washington’da çıktı. Bu savaşların hiçbiri olmak zorunda değildi. Bunların hepsi birer tercih savaşıydı.”
Türkiye kıyılarını vuran dalgalar
CIA – MOSSAD laboratuvarlarında pişirilen senaryo doğrultusunda istenilen olurken Suriye’deki gelişmeler Türkiye’de de yeni bir sürecin kapılarını araladı. İsrail’in gözünün Türkiye’de olduğu söylemleri üzerinden pazarlanan daha sonra “Terörsüz Türkiye” olarak kodlanan süreç kapsamında İmralı ile müzakereler başladı. Kendisini fesheden PKK silah bırakırken Erdoğan, “Türk, Kürt, Arap ittifakı” söylemleriyle içerideki ve dışarıdaki dizaynın ipuçlarını verdi.
Şimdi Suriye’nin nasıl şekillendirileceğiyle ilgili kapışma sürüyor. İsrail ülkenin güneyinde Dürziler üzerinden bir özerklik peşinde koşarken kuzeydoğuda da Kürtler, özerklik, otonomi veya federatif bir yapı niyetinde. Dürzilerle yeni Şam yönetimi arasındaki çatışmalar şimdilik durdurulsa da Suriye’deki hesaplaşmalar bitmiş değil. Ülke adeta kaynayan bir kazan.
Trump’ın Orta Doğu valiliğine atadığı ABD’nin Türkiye ve Suriye Elçisi Tom Barrack, bölgede mekik dokuyarak taraflara kendi planlarını dayatmaya çalışıyor. Tek adam rejimi de Trump politikalarına yasalanarak içeride kendi rejimini tahkim etmeye çalışıyor.
Orta Doğu’nun sath-ı mailinde sular daha uzunca bir süre durulacak gibi değil. Kanlı dizaynın faturası çok ağır olacak.