MARIE SALAÜN ve BENOÎT TRÉPIED
Sırasıyla: Paris Cité Üniversitesi’nde profesör. Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi’nde (CNRS) araştırmacı.
Çeviri: ARDA ANIK
Yeni Kaledonya bugün hala bir sömürge mi? Güney Pasifik’teki takımadalarda, 13 Mayıs’tan bu yana şiddetli bir isyan dalgasıyla boğuşuyor. Dokuz kişinin hayatını kaybettiği, birçok kişinin yaralandığı, yüzlerce ev ve iş yerinin ateşe verildiği, yerel ekonomi çöktüğü, sağlık hizmetlerine ve temel ihtiyaçlara erişimin ciddi şekilde aksadığı böyle bir dönemde yöneltilen bu soru, öylesine sorulmuş gibi görünebilir. Ancak öyle değil. Zira başkent Numea’nın sokaklarında ve sosyal ağlarda tartışanların anlaşmadıkları konuların başında bu soruya verilecek yanıt geliyor.
Yeni Kaledonya’nın Fransa Cumhuriyeti’ne bağlı kalmasını isteyen bir kesime göre, sömürgecilik dönemi kapandı. Bu kesime göre, 1988’den bu yana yapılan siyasi anlaşmalar, iç barışı – ki halen kırılgan olduğu ortaya çıktı – yeniden tesis etmekle kalmadı, aynı zamanda Yeni Kaledonya ile Fransa arasındaki kopmaz bağın yeniden teyit edilmesini de sağlayan yeni bir tür sömürüden kurtulma sürecini de tamamladı. Sömürgecinin borcunu tam olarak ödemediğini düşünen diğer kesime göre, takımadaların kendi kaderini tayin etme yollarını düşünmeye devam etmesi gerekiyor ve bunun tarihi bir önemi var.
Antropolog Georges Balandier, 1951 yılında kaleme aldığı ünlü bir metinde sömürge durumunun, “grupların ırksal temeli, radikal heterojenlikleri, aralarındaki düşmanca ilişkiler ve tek bir siyasi çerçeve içinde bir arada yaşamaya zorlanmaları” şeklinde tanımlandığını düşünüyordu. (1) Mecvut kaosa herhangi bir açıklama getirebilmek için sömürge mirasının ağırlığını ya da başka bir deyişle günümüzdeki “sömürgeciliği” sorgulamak gerekiyor.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?