SEDA SELEK
HalkTV programcısı
“Dişleri keskin mi keskin bir öğütücü her an çalışmaktaymış. Acıması yok, sınırları alabildiğine genişmiş. Her yere yayılır, herkese uzanırmış kolları. Acımasızlığı, bu sınırsız gücünden gelirmiş. Her gün bir düşman bulurmuş kendine…”
Bu, birinin kabusu değil, distopik bir film ya da çocukları korkutmak için anlatılan korkunç bir masal girişi değil. Bu, bir ülkenin gerçeği, bizim gerçeğimiz.
22 yıldır iktidarını sürdüren AKP, 2017 yılında adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediği ucube yönetim sistemine geçti. Meclis işlevsizleştirildi. Kuvvetler ayrılığı tamamen ortadan kalktı, yasaların yerini Cumhurbaşkanlığı kararnameleri aldı. Yargı, iktidarın emir ve talimatlarıyla hareket etmeye başladı ve çürüme devletin tüm kurumlarına yayıldı. Liyakat ortadan kalktı, yerini itaat aldı. Zaten zayıf olan sivil toplum faaliyetleri ve örgütlü hak arayışı cezalandırıldı.
Kendiliğinden gelişen, lideri olmadan, hiçbir yerden emir almadan ortak talepler paydasında Gezi Parkı’nda buluşan onbinler, yüzbinler ülke sathına yayılıp milyonları buldu. Hepsinin ortak talebi, yaşam alanlarına, doğaya, özgürlüklerine sahip çıkmaktı. Türkiye, hiçbir zaman görülmemiş çapta bir kitlesellik sayesinde, umudun, dayanışmanın ve sokakta siyasetin gücünü gördü. Yan yana gelmez denilen kişi ve grupların omuz omuza direndiği, uçlardan gelip makulde, karşılıklı saygıda, empatide birleşilen kocaman bir aile oldu Gezi. Ama iktidar için de bir o kadar da korkutucuydu bu manzara.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?