PIERRE RIMBERT ve GRÉGORY RZEPSKI
Fransa’da hükümet, sosyal yardımlar ve kamu hizmetlerinden kısıntıya giderken, özel sektöre büyük miktarda sübvansiyon ve vergi avantajı sağlıyor; bu destekler çoğu zaman istihdam yaratmak yerine şirket kârlarını artırıyor. Kamu sektörü küçülürken teşvikler büyüyor ve yatırımcılar ekonomiyi finanse etmek yerine gelirlerini maksimize ediyor. Devlet, krizlerde bankaları kurtarmak ve milyarderler için vergi kolaylıkları sağlamak gibi araçlarla ekonomiyi aktif biçimde yönlendiriyor. Bu durum, piyasanın bağımsız olduğu illüzyonunu çökertiyor ve hissedar çıkarlarının korunmasının siyasi güç aracılığıyla sağlandığını gösteriyor.
METİN:
Yaz ortasına denk gelen bu çakışma neredeyse hiç fark edilmedi. Belki de Fransa Başbakanı’nın kamu maliyesini yeniden dengelemek için sunduğu plan tüm dikkatleri üzerine çektiği için… Gerçekten de hükümetin bütçe hamlesi, adil görünme zahmetine bile girmiyor. Hastalara vergi yükü, işsizlerin haklarının budanması, sosyal yardımların dondurulması, kamu hizmetlerinin lime lime edilmesi, iki resmi tatil gününün kaldırılması… Avrupa’nın büyük silahlanma hamlesinin bedeli en kırılgan kesimlerin sırtına yükleniyor. Çünkü bütün kötülükler, bu “uyuzlardan” kaynaklanıyor. Ulusal Birlik (RN) seçmenini yatıştırmak için 4 Ağustos günü aşırı sağcı Cnews kanalına çıkan Macron yanlısı milletvekili Mathieu Lefevre, “bazılarının bedava ya da hileyle faydalandığı, diğerlerinin ise bu açıkları finanse etmek için iki kat daha fazla çalıştığı” sistemden yakınıyordu. Hâlâ yürüyecek gücünüz varsa hastaneden eve parasını devletin verdiği taksiyle dönmek mi? Lefevre, bu uygulamayı “Sosyal sözleşmeye saplanan bir hançer” diye yorumluyordu ciddi bir ifadeyle. Bir gün önce Le Parisien gazetesine konuşan Çalışma Bakanı Catherine Vautrin ise “hilenin” büyüklüğünden yakınıyordu: Tam 13 milyar Avro… Bunun yarısından fazlasının, işverenlerin kayıt dışı istihdam usulsüzlüklerinden kaynaklandığını belirtmeyi ise unutmuştu.
Özel İçerik
Bu içerik sadece gazeteye abone olan okuyucular içindir.Yazının devamını okumak için gazetemize abone olmak ister misiniz?